Cinsel istek—veya libido—bir kişinin cinsel yakınlık için duyduğu istek seviyesidir. Kişinin cinsel isteği; yaş, hormonlar, aile tutumları, yaşam tarzı, geçmiş cinsel deneyimler, toplumsal baskılar, sağlık ve daha birçok faktör gibi psikolojik, fizyolojik ve sosyal yaşam deneyimlerinden etkilenir. Hepimiz benzersiziz, bu nedenle bir ilişkide insanların libidosunun örtüşmemesi oldukça yaygındır.
Yakın ilişkideki bireyler arasında cinsel istek farklılıkları oldukça yaygındır. Cinsel anlamda her zaman tamamen uyum içerisinde olan iki kişiyi bulmak zordur. Hatta bazı çalışmalar en az her üç çiftten birinin belirgin bir libido uyumsuzluğu yaşadığını gösteriyor.
Böyle bir durumda, hiçbir partner tam anlamıyla tatmin olmaz. Biri daha çok seks ve fiziksel yakınlık isterken, diğeri bunu hissetmediği halde seks yapmak için baskı altında hissedebilir veya partnerini hayal kırıklığına uğrattığı korkusuyla endişelenebilir. Partnerlerin farklı cinsel isteklerle uyum sağlaması ilişkinin kalbinde yer alan mahremiyette stres ve tatminsizlik yaratabilir.
Cinsel eğitimci ve Come As You Are: The Surprising New Science That Will Transform Your Sex Life kitabının yazarı Emily Nagoski, cinsellikte herkesin, cinsiyetten bağımsız olarak, “gaz” ve “fren” etkileri altında olduğunu açıklar.
Bu kavramlar cinsel isteğimizin neden bu kadar değişken olduğunu açıklamaya yardımcı olur. İlişkinin başında, taraflar yeni olmanın heyecanı ile genellikle benzer bir cinsel iştaha sahip olur. Ancak yıllar geçtikçe, hele annelik-babalık gibi büyük değişikliklerde, bu heyecan kaybolmaya meyillidir. Partnerler cinsel istek farklılıklarını erken dönemde fark etmezlerse, ilişkileri ilerledikçe bu benzerlikleri ve farklılıkları görmeye başlarlar.
Emily Nagoski cinsel isteğin çoğunlukla iki kategoriye ayrıldığını söyler: kendiliğinden gelişen istek ve yanıta dayalı istek.
Yanıta dayalı istek biraz daha farklıdır. Tetiklenmesi gerekir. Cinsel açıdan uyarıcı bir şey yaşanır ve vücut tepki verir. Yaratıcı ön sevişme ve partnerinizi anlamak, yanıta dayalı cinsel isteği canlandırmada büyük rol oynar. Birçok kişi ayrıca, uyarılmak için kendini güvende hissedeceği bir ortama ihtiyaç duyar. Uzun süreli ilişkilerin sunduğu bağ ve güven burada önemli rol oynar.
Yani, örneğin, daha çok kendiliğinden cinsel isteğe sahip, frenlere karşı daha az hassas biri sık sık seks istemeye yatkın olur. Oysa yanıta dayalı isteği olan ve frenlere hassas bir kişi uzun süre seks istemeyebilir. Böyle iki kişi birlikteyse, cinsel anlamda uyumsuzluk hissedebilirler.
Bazı kişiler düşük cinsel isteğe sahiptir, çünkü doğası gereği böyledir, yani keyfi kaçıran herhangi bir sebep yoktur. Bazıları ise hiç cinsel çekim veya istek hissetmezler ve kendilerini aseksüel olarak tanımlarlar. Belki ayda bir veya daha seyrek seks yapmak sizin için fazlasıyla yeterlidir. Bu, sizde bir sorun olduğu anlamına gelmez. Ancak partneriniz farklı hissediyorsa hem birbirinizi anlamak hem de beklentilerinizi olumlu bir şekilde karşılamak ilişkiniz için önemlidir.
Peki, frenlere hassassınız ve gazınız daha yavaş mı çalışıyor? Tutkulu bir birlikteliğe neler engel olabilir?
Tabii ki, iş yoğunluğu, ev işleri ve diğer sorumluluklar altında ezildiğinizde veya çocuklarla meşgul olduğunuzda, stresten sıyrılıp cinsel isteğe kendinizi bırakmak zor olabilir. Ayrıca, her şey yolunda görünse bile partnerinizle yakınlaşmak istemeyebilirsiniz. Böyle bir anda? Farkında olmasanız da hala stres altında olabilirsiniz. Bilinçsiz bir stres kaynağı, cinsel yolla bulaşan hastalık korkusu, istenmeyen hamilelik, cinsellik konusunda utanç olabilir. Bu endişeler sorgulanmadığında, aşk hayatınızı olumsuz etkiler.
Başka biriyle arzu duymak ve tam anlamıyla yakınlaşmak için ona güvenmeniz ve kendinizi güvende hissetmeniz gerekir. İlişkinizin başka bir alanında sorun yaşıyorsanız, bağlantılı olmadığını düşündüğünüz bir gerginlik, cinsel isteğinizi engelliyor olabilir. Yıllar önce yaşanmış çözülmemiş tartışmalar bile bilinçaltınızda canlı kalıp, fiziksel tepkilerinizi etkileyip cinsel isteğinizin önüne geçebilir.
Cinsel isteğin psikolojisi elbette önemli ama fiziksel sağlık da öyle. Şöyle düşünün: Ateşli veya ağrılı hastayken seks aklınıza geliyor mu? Muhtemelen hayır. Sağlıklı ve güvende hissettiğimizde seks yapmak isteriz. Fizyolojik olarak, seks sırasında vücut üremeye hazırlanır (çocuk sahibi olmayı planlamasanız ve korunuyor olsanız bile). Sağlığınız iyi değilse, vücudunuz üreme konusunda daha az isteklidir. Üstelik çoğu hastalık erken döneminde belirti vermeyebilir. Cinsel isteğinizin azaldığını hissediyorsanız, bir doktor kontrolü yaptırmanızda fayda var.
Kronik hastalıklar, antidepresanlar, hormonal doğum kontrolü ve hatta antihistaminikler kişinin cinsel iştahını azaltabilir. Ayrıca bazı üreme dönemi olaylarının cinsel isteği azalttığı bilinir. Doğum sonrası iyileşme, emzirme, hormon replasman tedavisi veya menopoz dönemlerindeyseniz seks önceliğinizde olmayabilir.
Bireyin sınırlarına dair her tür ihlal—boyutu fark etmeksizin—cinsel hayatı etkileyebilir. Zihin ve bedenin travmadan iyileşmek için zamana ihtiyacı vardır. Hazır olmadığınız halde partnerinizle seks yapmak dahi zamanla isteğinizi iyice baltalayabilir.
Çoğumuz iletişimin her türlü ilişki için önemini anlarız; ancak en yakınınız olan partnerinizle bile mahrem konuları konuşmak her zaman kolay değildir. Cinsel uyuşmazlığı açmak iki taraf için de zor olabilir. Daha çok seks isteyen partner reddedildiğini veya öfke duyduğunu hissedebilir. Sık seks istemeyen ise anlaşılamadığını, baskı altında olduğunu veya yetersiz olduğunu düşünebilir. Karşı tarafın ne hissettiğini konuşmadan bilemezsiniz.
Yargılamayan bir iletişim tarzı çok önemlidir. Her iki taraf da hem dinlemeye hem de kendini ifade etmeye hazır olmalıdır. İki taraf da farklı şekillerde ihtiyaçlarıyla boğuşabilir. Partnerinizi sizinle aynı hissetmediği için suçlamak veya aslında incinmişken bunu görmezden gelmek hiçbir şeyi çözmez. Birbirinizin deneyimini anlamaya ve bakış açısını kabul etmeye isteklilik gösterirseniz, birlikte çözüme ulaşabilirsiniz.
Uzlaşmak kolay değildir fakat ilişkiyi sürdürmek istiyorsanız, farklı cinsel isteklerinizi yönetmenin bir yolunu bulmalısınız. Elbette, partnerinizi seks yapmaya zorlayamazsınız; bu nedenle genellikle daha çok cinsel istek duyan kişi daha fazla ödün vermesi gerektiğini düşünür.
Ancak uzlaşmak, sürekli hoşnutsuz kalmak demek değildir. Penetrasyondan heyecan duymayan bir partner flört, baştan çıkarma veya diğer cinsel yakınlık biçimleri—sevgi dolu dokunuşlar ya da karşılıklı mastürbasyon gibi—ile hoşnut olabilir. Bazı çiftler, bir süre cinsel ilişkiye ara vermeye karar vererek üzerlerindeki baskıyı azaltıp ilişkilerini yeniden başlatabiliyor. Bazı çiftler ise ilişkilerini diğer partnerlere açmayı ya da herkesin ihtiyacı karşılanacak farklı yollar bulmayı tercih ediyor.
Sürekli seks başlatmak zorunda kalan bir taraf ve neredeyse hiç isteği olmayan diğer taraf olduğunda, stres ve reddedilme duygularının oluşması kolaydır. Partnerinizle hoşnutsuz bir döngüye girdiyseniz, daha derine bakma zamanı gelmiş olabilir. Gelecek, işiniz veya başka sorumluluklarınız hakkında endişeli misiniz? Önemsiz görünen bir mesele bile etkiliyor olabilir. Ya da partnerinizle çözülmemiş bir çatışmanız var, görmezden geliyorsunuz ama ortaya çıkmaya devam ediyor. Bu tür sorunları ele almak gereklidir. Zorluklar karşısında birbirine destek olarak sorunları çözebilen çiftler, birlikte tekrar arzu oluşturmanın yollarını da bulabiliyor.
Profesyonel destek faydalı olabilir. Çift danışmanı gibi tarafsız bir uzmanın rehberliğinde taraflar; kendilerini savunmada hissetmeden kaygılarını ifade edip ihtiyaçlarını paylaşabilecekleri bir güven ortamı oluşturabilirler. Bir seks terapisti; bilmediğiniz bakış açıları sunabilir, yaşadığınız durumun normalliğini anlamanıza yardımcı olabilir ve cinsel hayatınızı iyileştirici önerilerde bulunabilir.
İlişkinin başında birbirinizden ellerinizi çekemezken, kalite sorun olmaktan uzaktır. Fakat ilişki ilerledikçe, özellikle heteroseksüel ilişkilerde kadınlar için sıklık kaliteye dönüşmeyebilir. Uzun süreli ilişkilerde kadınlar, partnerlerinin onları daha iyi tanımasına ve kendilerini daha rahat hissetmelerine bağlı olarak genellikle daha tatminkar bir cinsellik yaşar. Partnerler birbirinin ihtiyaçlarına saygı gösterdiğinde, baskı ve reddedilme duyguları ortadan kalkar. Seksin anlamı sizin için farklılaşabilir. Nelerden hoşlanırsınız? Şu an partneriniz bunu vermek istemiyorsa, belki de kendinize verebilirsiniz. Partneriniz nelerden hoşlanıyor? Ya ön sevişme günler ya da haftalar önce başlasa—bir nezaket jesti, yardım, uzun bir sarılma, lezzetli bir yemek, davetkar bir dokunuşla? Mahremiyet partnerinizle yapılan bir danstır; ileri, geri, olanla olası arasında. Seks yaptığınızda, bunu akıllarda günlerce kalacak şekilde karşılıklı tatmin sağlayacak biçimde yaşayın.
İki kişinin bir ilişkide her zaman aynı seviyede cinsel istek ve mahremiyeti yaşaması gerçekten çok nadirdir. Libidolar hem kadınlarda hem erkeklerde dalgalanır. Yani cinsel istek spektrumunun hangi ucunda olursanız olun, bunun hepimizin başına geleceğini unutmayın. Her ilişkiyi geliştiren anahtarlar ise açık iletişim, merak ve sabırdır.
WomanLog'u şimdi indir: