Yeni! Hesabınızı yönetmek, kayıtlarınızı görüntülemek, raporları (PDF/CSV) indirmek ve yedeklerinizi görmek için giriş yapın. Buradan giriş yapın!
Bu makaleyi paylaş:

Yaşlanma ve Cinsel Sağlık

Yaşlanma ve cinsellik, insan toplumunda çeşitli mitlerle ve klişelerle çevrili iki temadır. Sadece vücudumuz değişiyor diye cinsel istek ve yakınlık arzusu tamamen ortadan kalkmaz. Hayatın ilerleyen dönemlerinde cinselliği yönetmek ne anlama gelir?

Yaşlanma Sürecinde Cinsel Sağlığı Yönetmek

Yaşlanma, hayatımızın pek çok alanını etkiler. Hücre düzeyinde vücudumuz gençliğimizdeki kadar hızlı yenilenemez. Bu durum, seks gibi bazı aktivitelerden keyif almayı zorlaştırabilir. Ancak birkaç küçük uyum ile yaşlanmak, tatmin edici ve sağlıklı bir cinsel yaşamdan mahrum kalmayı gerektirmez.

Cinsellik hayat boyunca değişir

Cinsellik insan olmanın ayrılmaz bir parçasıdır. Seksle olan ilişkimiz zaman içinde gelişir ve yetiştirilme tarzımız, çevremiz, inançlarımız, toplumsal geçmişimiz ve onu keşfetme, benimseme çabalarımız tarafından şekillenir.

Pek çok kadın, zaman içinde değişen cinsel ihtiyaçlar deneyimler. Çoğu kişide, cinsellik yirmili yaşların başında zirve yapar ve doğurganlık yıllarında bu ilişki değişmeye devam eder. Ne yazık ki, belirli bir yaş eşiğini geçtiğimizde, cinselliğe olan arzumuz ve kapasitelerimiz azalmaya başlar.

Birçok unsur libido ve cinsel aktiviteyi etkiler; ancak yaşlanma, kötüleşen sağlık sorunları, hormonal değişiklikler ve ileri yaşlarda cinselliğe dair toplumsal damgalama, başlıca moral bozuculardır. Şimdi kadınlar ve erkeklerde cinselliğin zamanla nasıl değiştiğine daha yakından bakalım.

Erkeklerde ve kadınlarda cinsellik nasıl değişir?

Cinsellik bireysel bir deneyim olsa da, kadınlar ve erkeklerde iç döngüler farklılık gösterebilir. Erkeklerin cinselliği genellikle 20’li yaşlarda zirveye ulaşırken, kadınların ise bu alandaki gelişimi 30’larında ve hatta 40’larında devam eder. Erkeklerde testosteron, cinsel çekimi ve libidoyu belirler; fakat testosteron seviyeleri 30’lu yaşlardan itibaren giderek azalmaya başlar. Kadınlarda ise cinsel isteğin, doğurganlık azalırken artmasını hâlâ tam olarak açıklayamıyoruz. Bazı uzmanlar, bunun ilişki güvenliği ve kadınların bedenlerini, cinsel ihtiyaçlarını daha iyi anlamasıyla ilgili olabileceğini düşünüyor.

50 yaşından sonra her iki cinsiyette de cinsel aktiviteye olan ilgi genellikle azalır. Erkeklerde testosteron seviyesinin düşmesi, daha az ereksiyon ve cinselliğe karşı ilgide kayıp anlamına gelebilir. Kadınlar için ise ilerleyen yıllarda istenmeyen gebelik kaygısı kalmaz; fakat östrojen seviyesinin düşmesi ve menopozun başlaması, cinselliği düşünmekten bile uzaklaştırabilecek yeni zorluklar getirir.


Menopoz döneminde kadınlar sıcak basmaları, kaygı, yorgunluk ve sinirlilik yaşar. Ayrıca östrojen seviyesinin düşmesiyle uyarılmak ve doğal olarak kayganlaşmak zorlaşır, cinsel birlikteliği rahatsız edici hale getirebilir.

Cinselliği en çok etkileyen faktörler nelerdir?

Yaşlılığa bağlı hastalıklar

Yaşlandıkça vücudumuzun hızlı yenilenme yeteneğini kaybettiği ve hastalıklara daha açık olduğu bir sır değil. Yaşla beraber ortaya çıkan hastalıklar arasında kanser, diyabet, artrit, kronik ağrı ve kalp hastalığı bulunur. Bu hastalıklardan bazıları doğrudan hormonları ve libidoyu etkilerken, bazıları ise cinselliği rahatsız edici kılabilir.

Örneğin, damar hastalıkları genital bölgeye kan akışını azaltır, hem kadınlarda hem de erkeklerde uyarılmayı ve orgazma ulaşmayı zorlaştırır. Ereksiyonun süresi ve sertliği de olumsuz etkilenebilir.

Menopoz

Bazı kadınlar, artık istenmeyen gebelik riski olmadığı için menopoz sırasında daha fazla cinsel istek duyduklarını hisseder. Ancak menopoz cinsel sağlığı mutlaka etkiler. Östrojenin azalmasıyla vajinal duvarlar daha az kayganlık salgılar ve cilt dokusu incelir, bu da birlikteyken rahatsızlığa yol açar. Bu değişikliklere vajinal atrofi denir. Yaş aldıkça bedenimizde yaşanan bu değişimler huzursuzluk ve tahrişe sebep olarak cinsel isteğimizi etkiler.

Menopoz hakkında daha fazla bilgi edinin.

Erektil disfonksiyon

Erektil disfonksiyon, bir erkeğin hayatının herhangi bir evresinde yaşanabilir. Hatta bu durum yaşla değil, çoğunlukla ruhsal ve fizyolojik iyilik haliyle, stresle daha çok ilgilidir. Bununla birlikte, yaşı ilerledikçe ereksiyon sorunları yaygınlaşır. Kalp ve damar sistemi sorunları olan erkeklerde kan dolaşımındaki aksaklık nedeniyle ereksiyon sürdürmek daha zor olabilir.

Zihinsel sağlık sorunları

Zihinsel netlik olmadan yapabileceklerimiz sınırlı. Birçok kadın, yaş ilerledikçe ruhsal sağlığında bozulma yaşar. Demans veya Alzheimer gibi hastalıklar bazen cinsel isteği artırsa da zihinsel fonksiyonda bozulma ve kafa karışıklığına neden olur. Partnerini tanımıyorsan, onunla cinsellik yaşamak istemezsin.

Duygusal Bağlantının Yakınlıktaki Önemini Fark Etmek


Klişeler

Gençlik kültü, sadece gençlerin cinsel varlıklar olduğunu öne çıkarır. Hayatının ilerleyen dönemlerinde sağlıklı bir cinsel yaşam sürdürebilecek pek çok insan, kültürel klişeler yüzünden kendini engellenmiş hisseder. Cinselliğimizle aramıza mesafe koymaya başladığımızda, cinsel isteğimiz de azalır.


Şaşırabilirsin, ancak 70’li yaşlarında olanların %50’sinden fazlası düzenli seks yapıyor, bu kişilerin %25’i ise haftada en az bir kez cinsel ilişkiye giriyor!

Sağlıklı bir cinsel yaşamı sürdürmek neden önemli?

Sağlıklı bir cinsel yaşam, hem fizyolojik hem de psikolojik sağlığımıza birçok fayda sağlar. İşte ilerleyen yaşlarda aktif cinsel hayatın size katabileceği birkaç örnek.

Seks yapmamanın etkilerini öğrenin.

Daha iyi sağlık

Tatmin edici bir seks son derece keyif verir, aynı zamanda sağlığınız için de iyidir. Kan dolaşımınızı artırır ve endorfin denen mutluluk hormonlarının salgılanmasını sağlar; bu hormonlar sadece ruh halinizi yükseltmekle kalmaz, ağrıları da hafifletir. Seks bağışıklık sistemini güçlendirir ve yaşlandıkça cinsellik hormonlarının üretimini dengeler.

Daha yüksek yaşam tatmini

Cinsellik gençken çok önemlidir ve yaşlandığımızı fark ettiğimiz anda birden yok olmaz. Olumlu cinsel deneyimler, hem partnerimizle hem de kendimizle bağ kurmamıza yardımcı olur. Derin bağ ve neşeli aktiviteler, yaşam doyumunda kilit rol oynar. Nitekim pek çok araştırma, yaşam tatmini ile cinsel doyumun bağlantılı olduğunu göstermiştir. Yani hayattan zevk aldıkça cinsel isteğimiz artar, tersine de mümkündür.

Daha güçlü ilişkiler

Kalıcı bir ilişki için belirli bir sayı yoktur ancak seks kesinlikle yardımcı olur. Seks, iki kişi arasında derin bir bağ yaratarak samimiyeti korumaya yardımcı olur. Yıllar süren bir ilişki sonrası partnerinizle bağ kurmak zor gelebilir, yine de mümkün olduğunca yakınlığı canlı tutmak önemlidir.

Hayatınızın ilerleyen dönemlerinde cinsel sağlığınızı nasıl iyileştirebilirsiniz?

Östrojen tedavisi

Östrojen tedavisi, kadınlarda yaşla birlikte azalan östrojen seviyelerini destekleyen bir hormon tedavisidir. Östrojen hapları, cilt bantları ve jelleri kemik kaybını önler, sıcak basmalarını azaltır ve vajinal ağrıyı hafifletir. Böylece kendinizi “kendiniz gibi” hissedip cinsellikten daha çok zevk alabilirsiniz. Ancak, östrojen tedavisinin meme kanseri, inme ve kalp krizi riskini artırma gibi yan etkileri olabilir. Yeni bir hormon rejimine başlamadan önce riskleri mutlaka doktorunuzla değerlendirin.

Cinselliği keyifli hale getirmenin yollarını bulun

Yaşlandıkça esnekliğimiz azalabilir; ama partnerinizle ya da tek başınıza, farklı şekillerde cinsellikten keyif alabilirsiniz. Seks sadece penetrasyondan ibaret olmak zorunda değil. Kıvılcımı canlandıran tüm şeyler işe yarar: öpüşmek, sarılmak, masaj yapmak, karşılıklı mastürbasyon yapmak ve diğer fiziksel yakınlık biçimleri bağı güçlendirir.

Kayganlaştırıcıyı unutmayın

Vajinal ağrıyı hafifletmek için her yaşta kayganlaştırıcı kullanılabilir. Eğer vajinal kuruluk, rahatsızlık veya yırtılma yaşıyorsanız, kayganlaştırıcı cinsellikten daha çok zevk almanıza ve cinsel iştahınızın artmasına yardımcı olur.

Kegel egzersizlerini deneyin

Hem kadınlar hem erkekler her yaşta Kegel egzersizlerinden fayda görebilir. Pelvik kaslar yaşla, ağır kaldırmayla ve hamilelikle zayıflar. Pelvik kasları çalıştırmak, keyifli bir cinsel yaşamı sürdürmenizi, daha güçlü orgazmlar yaşamanızı ve idrar kaçırmanın gerilemesini sağlayabilir. Tek yapmanız gereken doğru kas grubunu belirleyip günde ya da haftada birkaç kez onları kasıp gevşetmektir. Başlangıçta uzanarak denemek isteyebilirsiniz. Ne yaptığınızı bildiğinizde, bu egzersizleri istediğiniz yerde yapabilirsiniz çünkü fazla hareket gerektirmez. Kadınlar ayrıca özel ağırlıklar veya cihazlarla egzersizi zorlaştırıp eğlenceli hale getirebilir.

Yakınlık ve cinsellik, insan olmanın özüdür. Yaşlandıkça bedenimiz değişse de, bu bağlantıdan keyif almaktan vazgeçmemiz gerekmez. Değişen bedeninize uyum sağlasanız bile, cinselliğinize sahip çıkmanız sağlığınızı iyileştirir, ilişkinizi güçlendirir ve modunuzu yükseltir.

Adetinizi WomanLog ile takip edebilirsiniz. WomanLog’u şimdi indirin:

App Store’dan indir

Google Play’de al

Bu makaleyi paylaş:
https://www.racgp.org.au/download/documents/AFP/2010/October/201010yee.pdf
https://www.researchgate.net/publication/10853211_How_Important_is_Sex_in_Later_Life_The_Views_of_Older_People
https://www.nia.nih.gov/health/sexuality-later-life
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2483873/
İnsanlar karmaşık sosyal varlıklardır. İletişim kurmak, rekabet etmek ve romantik partnerler bulmak için belli davranışlar ve ritüeller kullanırız. Flört etmek, insan olarak hayatımızın normal bir parçasıdır. Hoşumuza giden bir partner bulmak için bu kalıpları atalarımızdan öğrendik. Ancak yüzyıllar süren insan evrimine rağmen, flört ederken hâlâ garipleşip kolayca kafamız karışabiliyor. Flörtün belirtileri nelerdir ve yanlış anlamalardan nasıl kaçınabiliriz?
Sekste idrar kaçırma kadınlar arasında yaygın bir endişedir, ancak genellikle bu konudan pek bahsetmeyiz. Eğer ön sevişme, cinsel ilişki veya orgazm sırasında idrar sızıntısı yaşadıysanız, yalnız olmadığınızı ve bunun hem normal hem de yönetilebilir olduğunu unutmayın.
Bekaret, henüz cinsel ilişkide bulunmamış olma durumudur. Bir kadının veya erkeğin bakire olup olmadığını sadece dış görünüşle anlamak imkânsızdır. Bekaret, tıbbi veya biyolojik olarak tanımlanmış bir şey değildir; tamamen bir kavramdır. Geçişin, bir aşamadan diğerine geçmenin, gayriresmi statünün değişmesinin mitolojikleştirilmiş bir hâlidir.